Dinamik hayata karşı statik yazılı kurallar ile hükmedip, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, suçluyu masumdan ayıt etme çabalarına “CEZA HUKUKU” denilmektedir.

Tabi ki bu bizim tecrübelerimiz sonucu karar verdiğimiz bir tanımdır.

Yaşam da tıpkı insanlar gibi devamlı bir değişim ve gelişim süreci içerisindedir. İnsanlar geliştikçe ve değiştikçe yaşam da içinde barındığı ve barındırdığı bu öznenin karakteri ile benzeşmektedir.

Her gelişim ve değişim beraberinde yeni durum ve sonuçlar da yaratmaktadır.

Ceza Hukuku da yaşanan, yaşanması muhtemel olanlar ve muhakkak yaşanacaklar için tedbir niteliğinde olan ve olması gerekenin ayrımını yapan bir daldır.

Olan ve olması gerekenin arasındaki fark ise; yaşanan olayın tahrik, taammüd ve taksir gibi kast unsurlarını ve şikayetçi, şüpheli, sanık, tutuklu, hükümlü, müdahil(katılan), şerik, tanık, maktul gibi öznesel pozisyonu yaratmaktadır.

Dinamik hayatın statik kurallar ile yönetilmeye çalışılması uygulamada da birçok sorunu beraberinde getirmektedir.

Kaldı ki yasa çıkartmak zorlu ve meşakkatli olduğundan, kanun koyucu tarafından daha ziyade var olan ve öngörülenlerin dikkate alınması ile yasalar çıkartılmakta ve uzun süre de bu hali ile yetinilmektedir.

Halbuki; hakimin somut olayda sadece çerçeve kurallar ile bağlı olması, detayları ise yaşamanın dinamizmi ile yorumlayarak adil karara yürümesi gerekmektedir.

Ancak değişen teknolojik, ticari hayat hem beraberinde yenilikler getirmekte hem de birey üzerinde de olumlu ve olumsuz birçok etki yaratmaktadır. Failin hangi şartlar altında suçu işlediği sorusu da en az kim bu suçu işledi sorusunun sahip olduğu öneme sahiptir.

Biz hukukçuların en önemli ödevi ise; gerek şikayetçi gerekse şüpheli vekili olarak sürecin etkin ve yeterli bir şekilde yönetilmesi,

Ne anlattığımızdan ziyade karşımızdakilerin ne anladığını dikkate alan bir savunma stratejisini benimsemektir.

Suçu önlemenin suçu savunmaktan daha az emek ve masraf gerektirdiğini de unutmamak gerekmektedir.

İnsan psikolojisini, sosyolojik gelişmeleri dikkate almadan salt yazılı normları uygulamak sadece CEZA VERMEKTİR.

CEZA kelimesinin yanına HUKUK geliyorsa salt yazılı norm değil yukarıda değindiğimiz bütün değişkenlerin hesaba katılması zorunluluk arz etmektedir.

İşte bu değişkenlerin hesaba katıldığı bir yargılamanın tarafı olma azmi ve kararlığı ile her hukukçu gibi bizler de aşağıdaki alanlarda müvekkillerimizi temsil ediyor ve danışmanlık hizmeti veriyoruz.